Bati Avrupa Türkleri ve DOBAM

Bati Avrupa Türkleri ve Dogu Bati Arastirmalari Merkezi

Bu başlığa dikkat ettiğimizde sosyolojik bir oluşumun geçirdiği evreleri görürüz. 1960’lı yıllarda bazı Avrupa ülkelerine; özellikle de Federal Almanya’ya “Misafir İşçi” olarak işgücü göçünün yolu açılmıştır.

Tarih boyunca değişik göçler olmuştur. Kavimler Göçü, tarihin akışını değiştirmiştir. Yeni bulunan ülke ve kıtalara yapılan, kuvvetli bir gücün önünden kaçan toplum ve ulusların kendilerinden zayıfların ülkelerine yaptıkları göçlerdi bunlar. Köyden şehire, ya da şehirden kırsal kesime daha iyi hayat şartları ile taşınmaları da bir nevi göçtür. Sanayi devriminden sonra; işgücü olarak, hayatı devam ettirebilmek için, ya da iş bulmak gayesi ile yapılan göçler... sanayileşmiş ve refah seviyesi yüksek olan ülkelere, o ülkelerin hakkında söylenen söylentilere inanıp; daha iyi hayat şartlarını arayan Asya ve Afrika ülkelerindeki yoksulların, iş ve eğitim fırsatından yararlanmak isteyenlerin göçleri. Sözün kısası 20.ci ve 21.ci yüzyılların geliştirdiği bu göç oluşumuna bir de beyin göçü dediğimiz bilim ve teknik sahasında etkili ve yetkili olanların göçlerini de ilave etmek gerekir.

Amerika kıtasının keşfinden sonra oraya göç edenlerin; oraya yerleştikleri zaman, toplu olarak bulundukları yerlerde kendi inanç ve kültürlerini yaşatabilmişler, başlarında bulunan ve iktidar koltuğuna oturanların sayesinde aynı dili konuşan farklı Güney Amerika devletleri oluşturmuşlardır. Kuzeyde ise inanç olarak Protestan Kilisesi ile Angle-Sakson Kültür dairesine girip İngilizcenin hakimiyeti ile devletler kurulmuştur. Kıtanın Karaib Denizi’ne uzanan bölümlerinden itibaren Orta ve Güney kesiminde, çoğunlukla İspanyolca ve Portekizce’nin ve onun etkisiyle de Katolik Kilisesi’nin etki sahasına girdiğini müşahede etmekteyiz.

20.ci yüzyılın sonlarına doğru bir çok Avrupa ülkesine işgücü olarak gelen Türklerin büyük çoğunluğu Almanya’ya gelmiştir. Büyük fabrikaların ve maden sahalarının olduğu bölgelerde yoğun olarak yaşayan Türkler; bir kaç sene çalıştıktan sonra geriye dönme amacıyla gelmişlerdi. Yıllar geçtikçe aile birleşimi ve çocukların burada iş bulabilmeleri amacıyla; ilk gelenlerin “dönme” hevesleri sönmeye yüz tutmuştur. Hele ikinci ve üçüncü kuşağın burada okula gidip, iş ve eğitim gibi imkanlardan yararlanmaları sonucu; Türkiye’deki hayat şartlarından uzak yetişmeleriyle “özkültüre yabancılaşması” neticesinde “misafir işçi konumu” bir nevi “yerleşmeye” dönüşmüştür.

İşte bu noktadan itibaren “misafir işçi” olarak gelen Türkler açısından bir “göç” olayı başlamıştır. Federal Almanya’ya işçi olarak gelenlerin belli bir zaman sonra en büyük sorunlarından birisi “kimlik” sorunuydu. Bir çok kesim, mevzuya derinlemesine inmeden Almanya’da yaşayan Türklere değişik kimlikler yakıştırmıştır. Kimileri, “Türkiyeliler, Migranten-Göçmenler, Misafir İşçiler, Ausländer-Yabancılar, Gurbetçiler, Avrupalı Müslümanlar, Türkiye Toplumu, Anadolulular” gibi dünya görüş ve ideolojik bağnazlıkları doğrultusunda yakıştırmalar yapmışlardır. Bu öne sürülen kimliklerin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını nitekim zaman herkese göstermiştir. Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden ayrılmasından sonra da ideolojik körlükten kurtulamayanlar, Batı Avrupa Türklerine; hâlâ “Türkiyeliler” gibi mesnetsiz kimlik arayışlarını sürdürmektedirler.

1980’li yılların sonunda Türk Kültürüne ve Türkçeye gerçek önemi veren ve Batı Avrupa’daki Türklerin, Dünya Türklüğü’nün sosyolojik bir parçası olduğunu savunan bir avuç yükseköğrenim görmüş Türk aydını ve genci, önce; ön toplantılarla; milletimize başkaları tarafından biçilen, bilimsel olmayan “kimliklere” karşı, bilim ışığında, içinde bulundukları kültür coğrafyasına uyum sağlamayı da gözönünde bulundurarak, doğru kimlikle ortaya çıkmaya karar vermişlerdir. Küçük maddi imkanlarını birleştirerek; kimlik konusunda, Türk imajının doğru yerine oturtulabilmesi ve “Millet diliyle yaşar” düsturuna gönül vermiş olanların ana dil “Türkçenin” yerli diller karşısında yeni kuşaklara öğretilmesi açısından endişelerini belirtip, öneri ve projeler noktasında doğru eserler vermek için güç birliği yapmışlardır.

İlk ele aldıkları ve halkın istifadesine sundukları basılı eserlerine dikkat edersek; eğitim ve kimlik konusundaki teklifleri olmuştur. Pek çok eserin yanısıra, “Türk Kültürü ve Batı Avrupa Türklüğü” adlı eseriyle; kimlik konusundaki açılımı ilk olarak gerçekleştirmişlerdir. Doğu – Batı Araştırmaları Merkezi kanalıyla ve bu eser sayesinde “Batı Avrupa Türkleri” kimliği ortaya atılmış, basın – yayın kuruluşları başta olmak üzere; bu kimlik bir çok çevrelerce kullanılmaya başlanmıştır. Doğu – Batı Araştırmaları Merkezi Almanya’nın bir çok kentinde; paneller, forumlar, sergiler, basın toplantıları, seminer ve sanatsal etkinlikler yaparak kısa zamanda çalışmalarını çeşitlendirip, başarıyla sürdürmüştür.

Türk Kültürünü, Türk Tarihini, Türkçeyi, Türk Coğrafyasını Batı Avrupalılar ve Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk insanına aktarıp, onları bilgilendirmek, Avrupalıların bin yıllara dayanan önyargılarını yıkmak için yayınlar yapmayı kendisine gaye edinmiş olan Doğu – Batı Araştırmaları Merkezi bundan sonra süreli yayınlar ve biyografi, kültür, sanat, bilimsel ve edebi eserler çıkarmak için güç birliği yapıp, toplumumuzda büyük boşluğu doldurmak için kollarını sıvamış bulunmaktadır. Doğudaki sevgi ve insani değerleri, Batı’daki bilim ve teknik ile birleştirip; zamanımızda buhrana düşmüş insanı refaha, huzura ve mutluluğa ulaştıracak bir atılım içine girmiştir. Gelecek günlerde bu eserleri okuyup; fikirlerinizi besleyeceksiniz ve bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşıp; güzel eserlerin ortaya çıkmasına sizler de vesile olacaksınız. Düsturumuz “Millet dilinle yaşar” ve “İnsanlar iyi şeylere layıktır”. Türk Dünyası bir bütündür ve Türk Kültürü devamlılık arzeder. Biz de o ulu çınarın batı dalında oluşan bir toplumuz ve gerçek adımızda bu, yani “Batı Avrupa Türklüğü“dür. Bu adı alışımızda DOBAM’ın büyük katkısı olmuştur ve DOBAM’ın her alandaki katkısı, içinde bulunduğumuz toplumun başarılı, saygın ve yasalara harfiyen riayet eden bir bireyi olmamız bağlamında bundan sonra da devam edecektir.


Unser Verein